Kayıtlar

Aralık, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Black Mirror - Bandersnatch (Spoiler İçerir)

Resim
Yine herkesten önce bizde... Diziyi izlemeyi bitirir bitirmez bloguma koştum, hizmette sınır yok. Hoş, dizinin bu bölümü biter mi emin değilim. Çünkü bildiğiniz gibi bu bölüm interaktif bir bölüm. Dizinin ilerleyişine siz karar veriyorsunuz. Ara ara iki seçenek çıkıyor ve onlardan birini seçerek bir paralel evrende devam ediyorsunuz. 312 dakikalık bölüm kaydı olan bu diziyi ben kendi yönlendirmelerimle ilkinde 1,5-2 saat kadar izledim. Bazı senaryolarda sonu görüyorsunuz, size geri de dönebileceğinizi gösteren bir seçenek sunuluyor. Dizinin süre çubuğu yok, sadece 10'ar saniye ileri ya da geri gidebiliyorsunuz. Bir de verdiğiniz karar, en son size geri dön seçeneğinde gösterilmezse, değiştirilemiyor. Ben merakımdan iki kere izledim, çok farklı şeyler gördüm ikincisinde. Dizi bambaşka bir senaryoya gidiyor. Çok farklı sonlar gördüm. Yine de bitmiş gibi gelmedi Bandersnatch bu yönüyle bir ilk değil. Diziyi farklı kılan, interaktifliğiyle sizi de içine çeken bir distopya olması

İnternet Üzerinden Yayımlanan Türk Dizileri

Resim
Dostlar, yurttaşlar ve bilhassa Romalılar, İzlediğim üç internet dizisinden sonra böyle bir yazı yazmanın faydalı olabileceğini düşündüm. Neye faydalı derseniz ne bileyim gözeneklerinizi küçültür, göz altı morluklarınızı azaltır belki bu yazı. Bunlardan önce Fİ dizisinin birkaç bölümünü izleyip bitirememiştim, o yüzden bu yazıya eklemek istemedim. Dizilerden benim izleme sırama göre bahsedeceğim. Ama önce genel olarak yorumlamam gerekirse sonunda Türk dizilerini de özet ve reklamlar dahil 4 saat boyunca izlemek zorunda kalmadığımız için beni mutlu ediyor bu diziler. Süresi daha kısa, anlamsız bakışmalar çok daha az ve en güzeli az sayıda bölümleri oluyor. Mis. Şahsiyet "Emekli bir adliye memuru olan Agâh Beyoğlu, İstanbul’un en kalabalık ve hareketli semti Beyoğlu’nda yalnız ve münzevi bir yaşam sürdürmektedir. Kızı yurtdışında yaşamakta, eşi ise yıllar önce vefat etmiştir. Agâh’ın bu tekdüze yaşantısı, kendisine konan Alzheimer Başlangıcı teşhisiyle altüst olur. Has

Ölüm Kaygısı ve Hayat Doyumu

Selamlar, Uzun süredir yazmak istediğim ama her seferinde kaçmayı başardığım bir yazıyla karşınızdayım. Blog taslaklarıma bakınca Ağustos'ta benzer bir yazıyı yazmaya çalıştığım ama devam edemediğim görülüyor. Onun öncesinde de yazmak istediğimi hatırlıyorum ama bugüne kadar bir türlü tamamlayamadım. Bakalım bugün bu yazı tamamlanıp görücüye çıkacak mı? Aslında bu kez yazacağıma inanıyorum çünkü önceki seferlerden başka bir şekilde kurguladım kafamda yazıyı. Daha önce direkt ölüm kaygısı üzerine konuşmayı planlıyordum, bu kez hayattan keyif almaya nasıl başladığımdan bahsedeceğim. Bu ikisi çok uzak görünse de (yoo görünmüyor Şule) aslında çok bağlantılı yapılar. Yalom, Varoluşçu Psikoterapi kitabında (kitap yanımda olmadığı için cümleyi birebir aktaramayacağım) yaşam ve ölümün art arda değil bir arada olduğundan bahsediyordu. Adolp Meyer'ın "Kaşınmayan yeri kaşımayın" sözüne ithafen terapide ölüm konusuna değinmek istemeyen terapistlere ölüm daima kaşınır, ölüm

Ankara'yı Yiyoruz

Resim
Ankara'da yaşamaya başladığımdan beri, aslında yakın arkadaşlarımla tanıştığımdan beri desem daha doğru olur, yemek yemek benim için bir tutku haline geldi. Eskiden de yerdim ama rastgele yiyormuşum, şimdi bakınca anlıyorum. Eve döndüğümde ailem ne kadar iştahlı yediğime ve porsiyonumun ne kadar büyüdüğüne şaşkınlıkla bakıyorlar. Hal böyle olunca arkadaşlarımla bir araya geldiğimizde yeni yemekler ve restoranlar denemek bizim için kaçınılmaz oluyor. Son 1 haftada 3 yeni restorana gidince bloguma yazabilirim diye düşündüm. İlk iki restorana gittiğimde blog yazma fikri aklımda olmadığı için onları fotoğraflayamadım ama bir şekilde halledeceğiz artık. Urumçi Uygur Restaurant Kurtuluş Parkı'nın yakınında yer alan bu restoranın tam adresine isminin üstüne tıklayarak ulaşabilirsiniz. Cebeci'yi Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı olan arkadaşım Şükran (inside joke)  daha önce gittiğinde burayı çok beğenip bize tavsiye etmişti ama bir türlü kısmet olmamıştı. Geçenlerde tanışt

Yeni Başlayanlar İçin Film İzlemek / Gezici Festival

Resim
Aa sonunda bulabildim. Blogumun adresini. Bir aydır bunu arıyordum evet. Aşırı uzun bir yazı olduğu için asıl konuya girdiğim yeri renkli yaptım, direkt oradan başlayabilirsiniz. Orada da konu dağılıyor ara sıra ama kısmet değilmiş. Bugün size Gezici Festival'de gittiğim filmlerden bahsedeceğim ama önce benim filmlerle ilişkimden bahsedeyim. Yok. Aslında var da ne bileyim... Canım film izlemek istediğinde iki saatlik film izleyemem en iyisi dizi izleyeyim deyip 10 bölüm dizi izleyen biriyim. Ama film konusundaki bu cahilliğim canıma tak etti. Dediğim gibi hiç izlemiyor değilim ama izlediklerimi pek hatırlıyor sayılmam. Yazının başlığı da buradan geliyor, film izlemeye yeni başlayan benim. Söyleyeceğim şey şuydu: Bundan sonra izlediğim filmler hakkında bir defter oluşturup notlar alacağım. İki farklı blogum, iki adet twitter adresim, bir günlüğüm, bir rüya defterim, bir tarif defterim olmasından da anlayacağınız üzere bir şeyler yazmayı severim. Bir de film defterim olmasın mı!