Ankara'yı Yiyoruz

Ankara'da yaşamaya başladığımdan beri, aslında yakın arkadaşlarımla tanıştığımdan beri desem daha doğru olur, yemek yemek benim için bir tutku haline geldi. Eskiden de yerdim ama rastgele yiyormuşum, şimdi bakınca anlıyorum. Eve döndüğümde ailem ne kadar iştahlı yediğime ve porsiyonumun ne kadar büyüdüğüne şaşkınlıkla bakıyorlar.

Hal böyle olunca arkadaşlarımla bir araya geldiğimizde yeni yemekler ve restoranlar denemek bizim için kaçınılmaz oluyor. Son 1 haftada 3 yeni restorana gidince bloguma yazabilirim diye düşündüm. İlk iki restorana gittiğimde blog yazma fikri aklımda olmadığı için onları fotoğraflayamadım ama bir şekilde halledeceğiz artık.

Kurtuluş Parkı'nın yakınında yer alan bu restoranın tam adresine isminin üstüne tıklayarak ulaşabilirsiniz. Cebeci'yi Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı olan arkadaşım Şükran (inside joke) daha önce gittiğinde burayı çok beğenip bize tavsiye etmişti ama bir türlü kısmet olmamıştı. Geçenlerde tanıştığım bir arkadaşım da yemeklerinin çok lezzetli olduğunu söyleyince deneyeyim dedim. İki kişi (CKYD Bşk. Şükran ve ben) gittiğimiz restoranda menüyü inceledik ve çok beğenilen makarna kavurmasını, yine çok beğenilen mantısını ve bu kadar hamurun yanında midemiz taş olmasın diyerek suyukaş çorbasını sipariş ettik. İnternet sitesinden aldığım görselleri aşağıya bırakıyorum. Çorbanın görselini bulamadım.



Makarna kavurmasında sebzeler, et, çeşitli baharatlar bulunuyordu. Hayatımda yediğim en lezzetli makarnalardan olabilir (daha lezzetlisini yedim mi hatırlamıyorum ama işi garantiye alalım). Porsiyon çok büyüktü, normal şartlar altında iki insan doyabilir bence. Normalden daha büyük porsiyonla doyuyorsanız bilemeyeceğim. Fiyatı 23 Tl idi yanlış hatırlamıyorsam. 

Burayı öneren arkadaşım mantıyı çok sevdiğini söylemişti. Onu da söyleyelim dedik ama epey geç geldi. Mantı geldiğinde biz çoktan doymuştuk. Bunun nedeni mantının buharda pişmesiymiş, bu ayrıntı menüye yazılabilirdi zira sadece mantı sipariş etseniz ve çok açsanız bir göz kararması, bir şeker düşmesi görülebilecek kadar bekliyorsunuz. Lezzetine gelince bunu makarna kadar beğendiğimi söyleyemeyeceğim. İçinde bol miktarda et vardı, ki bunu severim ama yine de mutlaka yemeniz gereken bir şey olduğunu düşünmüyorum. O kadar beklemeye değmiyor. Mantıyı sirkeyle yemeniz tavsiye ediliyor. Güzel olmayacağını düşünmüştüm ama birkaç damla sirke damlatınca buhardan yeni çıktığı için kuruyan hamur sulanıyor ve daha lezzetli bir hal alıyor bence. Biz küçük mantı aldık. Porsiyonda 4 adet vardı, yanlış hatırlamıyorsam 14 Tl idi bu da.

Çorba bizim çorbalarımıza çok benzemiyordu. İçinde hamur, çok az et ve sebze bulunuyordu. Hamurdan kaçmak için hamurlu çorba almışız gerçekten tebrikler... Suyundan biraz içip bıraktık. Tadı kötü değildi ama bunu da mutlaka için demem. Şükran acılı ekşili çorbanın çok güzel olduğunu söylemişti ama ben çok acı insanı değilim. O yüzden denemedik, belki siz düşünebilirsiniz. Suyukaşın fiyatı 13 Tl gibi bir şeydi. 

Bu yemeklerle iki kişi tıka basa doyduk. Bu arada çay ikramı da vardı, termosta getiriyorlar çayı. Sonuç olarak ben tekrar giderim, gidersem de mutlaka o makarnayı yerim.


Buranın web sitesini bulamadım ama Ankara'da yaşıyorsanız instagram'da mutlaka denk gelmişsinizdir. Yeni nesil lokmacı burası. Aslında lokmacı olmadıklarını söylüyorlar çünkü işin içinde şerbet yok. Kızartılan hamurun içine çilek, çikolata veya pasta kreması dolduruluyor; üzerine beyaz, bitter veya sütlü çikolata dökülüyor; sonrasında da tercihe göre bebe bisküvisi, oreo, hindistan cevizi, lotus bisküvisi gibi pek çok çeşit kırıntı (?) serpiliyor. 


Fotoğrafı Facebook'tan aldım. Çeken kişi burayı görüyorsa helal etsin. Gördüğünüz gibi porsiyonda 8 adet top bulunuyor. Ben iki tane çilekli, iki tane pasta kremalı, dört tane çikolata dolgulu aldım. Üzerine de bütün çikolata soslarından döktürdüm çünkü neden döktürmeyeyim... Beni bıraksanız çikolata şelalesine balıklama atlarım ama bu tatlının içini çikolata dolgusuyla doldurmanın iyi fikir olduğunu düşünmüyorum. Üstüne de çikolata gelince ağır oluyor çünkü. Diğer seçenekleri değerlendirmenizi tavsiye ederim. Tatlı genel olarak iyiydi ama sık sık gideceğimi veya canımın bu tatlıdan çekeceğini düşünmüyorum. Bunu yiyeceğime sufle yerim ya da hamur ve çikolata buluşması istiyorsak güzel bir waffle da olabilir. Arkadaşlarıma epey ağır gelse de bana bir porsiyon normal geldi. Çok tatlıdan bunalan kimselerseniz bir porsiyonu iki kişi deneyebilirsiniz. Fiyatı 14 Tl idi. Yüksek denilebilir fakat bu fiyata rağmen upuzun bir sıra vardı dükkanda. Dükkanın mini minnacık olmasının da bunda etkisi var tabi. Gitmeyi düşünürseniz tüm bunları göze alın derim.

Şimdi geldik yazının yıldızına. Bu yazıyı yazmama karar verdirene. Bir süre önce bir arkadaşım burayı önermişti ama balık yemeye çok düşkün olmadığımdan aklıma gelmemişti gitmek. Geçenlerde yurdun altında bıraktıkları kitapçığa (kitapçık dediysem kalın kapaklı, kuşe kağıtlı ince ansiklopedi gibi bir şey) bakarken epey eğlendim. Çünkü Fevzi Hoca (kendisi emekli öğretmen) işini gerçekten önemseyen biriymiş, bütün kitabı kendisi hazırlamış ve akıllardaki pek çok soru işaretini silmeye çalışmış. Mesela bir sayfadaki yazının başlığı şuydu: Mezgit salak bir balık mıdır? (Spoiler: Değildir). Kitapta balıkların günlük olarak Karadeniz'den geldiğinden bahsediliyordu. Evet yiyeceklerinin taze olduğunu bütün işletmeler iddia eder ama ben burada samimiyet gördüm ve arkadaşlarımın aklına düşürdüm buraya gitmeyi. Bugün nihayet gidebildik ve yurdumuza bu kadar yakın bir yere 5 yıldır nasıl hiç gelmemişiz diye çok üzüldük. Restoranın ambiyansı da çok güzeldi. Aşırı gösterişli olmayan şık bir yerdi, enstrümantal müzikler çalıyordu. Shazamlayıp öğrendik, Tarlan Gazanferoğlu'nun yeniden yorumladığı şarkılarmış.

Buraya üç kişi gidip ortaya hamsi tava, barbun, kuymak, Fevzi Hoca salatası söyledik. Siparişimizi beklerken semaverde çay, turşu, mısır ekmeği ve küçük yuvarlak ekmekler geldi ikram olarak. Sonrasında salata ve kaygana geldi. Kaygana da ikrammış ve ben birkaç dakika öncesine kadar ne olduğunu bilmiyordum ama Google'da şöyle bir bilgi buldum hakkında:

"Kaygana, yumurtalı bir yiyecektir. Batı mutfağındaki krepi andırır. Günümüzdeki tarifi daha çok hamsi ve kavrulmuş sebze gibi tuzlu malzemeler içerir. Karadeniz yöresine veya Erzurum kültürüne ait olduğu iddia edilmektedir. Omletten farkı bol tere yağı ile yapılmasıdır. Aslen Osmanlı mutfağından gelen bir yemektir."

Bizim yediğimizin içinde taze soğan, dere otu ve maydanoz varmış. Şimdi ben burada telefonumdan fotoğraf çektim ama yemekleri görünce gözüm döndüğü için fotoğraflar çok başarılı değil. Zaten burada güzel fotoğraf çekmeye değil, yemek aktarmaya çalışıyoruz. Neyse efendim. Salatadan hemen sonra kuymak, hamsi ve barbun da geldi. Bekleme süremiz gerçekten çok kısaydı. Hiç beklemedik desem yeridir.






Balıkların taze olduğu çok belliydi, lezzetliydi ikisi de. Kuymağı zaten severim, burada da beğendim. Yalnız Fevzi Hoca hakkında bilmeniz gereken bir detay var. Kendisi balığa limon sıkılmasını doğru bulmuyor. Genel olarak yemeklere acı ve ekşi gibi baskın tatları eklemeyi sevmediğim için benim için sorun olmadı ama balığın yanında limon getirmediklerini söylemem gerekiyor. İsterseniz getirebiliyorlar tabi ama Fevzi Hoca görünce üzülüyormuş, kitabında öyle yazıyordu. Giderseniz etrafa bakın, Fevzi Hoca'ya görünmeden sıkın limonu.

Yemekten sonra altta gördüğünüz ikramlar geldi: tatlı ve meyve. Tatlı ikramı bizi kalbimizden vurdu, gayet lezzetliydi de. Hesabı ödeyip tam kalkarken bir de Türk Kahvesi ikram edildi. Biz de ikram edilen her şeyi yedik söylemesi ayıp... Genel olarak her şeyin lezzetli olduğunu söyleyebilirim.

Fiyatlar şöyleydi yanlış hatırlamıyorsam: Barbun 41 Tl, hamsi tava 28 Tl, kuymak 15 Tl, salata (büyük) 15 Tl, su (Bizden izinsiz açıldı, bu detay pek hoşuma gitmedi açıkçası. 3 Tl'nin hesabını yaptığımdan değil ama bunun hesabını restoranın yapması da hoşuma gitmiyor. Ben zaten çok büyük ihtimalle açacağım o suyu, bırakın da ben karar vereyim değil mi?) 3 Tl. Toplamda 3 kişi tıka basa doyup 102 Tl hesap ödedik, kişi başı 34 Tl'ye geldi. Söğütözü gibi görece pahalı bir semtte olmasının yanı sıra taze ve lezzetli yemekleri, hızlı ve ilgili servisi, lezzetli ve cömert ikramları, temiz ve tertipli olması düşünülünce fiyat makul geldi açıkçası. Denerseniz pişman olmayacağınızı düşünüyorum.

Bir başka yemek yazısında görüşünceye dek, hepinize afiyet olsun (genel).

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

2023'ü Paketliyorum

Kitap okuma aşkınızı alevlendirecek ve fotoğraf çekmenizi kolaylaştıracak 2 öneri

İstifa: Tercih değil yönelim