2023'ü Paketliyorum

(2023’te yaşadıklarımı daha iyi anlamak için yazıyı okurken dinlemenizi önerdiğim şarkı)

Merhaba sayın blogseverler,

Yılın o dönemi geldi. Yılı paketlemek için geldim. Bu yazı aylardır beynimde kira vermeden yaşıyor. Nasıl yazacağım, neyi yazacağım, neyi yazmayacağım aylardır meşgul ediyor zihnimi. Bir yandan da yazmaktan kaçıyorum. Nihayet yazı yazmak için en sevdiğim durumu yakaladım ve oturdum klavyenin başına. Ankara’dan Antalya’ya giden bir otobüsün en ön koltuğunda, yol manzarasıyla yazıyorum bu yazıyı. Tumblr zamanlarımda her yolculuğuma bir yol yazısı sığdırırdım. Yolda olmanın ilham veren bi tarafı var.


Bu yıl benim için öyle bir yıldı ki, beni 2023’ten önce tanıyanlarla 2023’ten sonra tanıyanlar aynı kişiyi tanımayacaklar (Bunu sansasyonel bir başlık olarak yazasım var ama o bi önceki yazının olayıydı). Bunu her zaman dilimi için söyleyebiliriz elbette ama ilk kez bu kadar dramatik bir değişim hissediyorum. Bu sene tanıyanlara da geçmiş olsun beni hayatımın çok garip bir döneminde tanımış oldular. 

Aslında her sene bu yazıya girişmeden önce bi önceki senenin paketlemesine bakıyorum. Bu kez bakmak istememiştim. Bu seneyi paketleyip bitirdikten sonra hadi dedim geçen seneye de bakayım bu seneye dair ne beklemişim. 2022 paketlemesini okuduktan sonra bu yıla dair yazdığım ilk taslağı bırakıp yeni bir yazıya başlamaya karar verdim. Geçen seneyle bu seneyi karşılaştırarak ilerleyelim.

Podcastte anlattıklarımı tekrarlamamaya çalışacağım. Podcast demişken evet yılın son demlerinde bu işe de geri döndüm. Dinlemek isterseniz sizi şöyle alalım.

Arkadaşlar, ne yıldı ya. NE YILDI. 2023, toplumsal olarak da çok zordu. Deprem, seçim, savaş… Arkamıza yaslanıp keyif çatabildiğimiz bir dönem olmadı neredeyse. Ben tabi burada toplumsal değil bireysel “anelizler” yapıyorum biliyorsunuz. Geçen sene de korkunç bir yıl olduğunu düşünmüşüm gerçi ama bu yılı yaşayacağımı bilmediğimden demek ki… Belki bütün yıllar o anki altında kalkabilme gücüme oranlayınca aynı korkunçlukta geçiyordur, belki de ben eskiden her şey mükemmel olmayınca tamamen berbat gitmiş gibi düşünüyorumdur bilemeyiz.

Ben bu seneye bir istifa, bir ayrılık, birkaç dibe vuruş ve birkaç terapi seansı sığdırdım. Geçen seneki yazımda bir yara bandı metaforu yapmışım. Bu sene yaraları birkaç yara bandıyla iyileştiremeyeceğimizi öğrendim (Daha temel bir şeyler değiştirmek gerek, bakış açımızı belki). Yaraları sarmayı üstlenenlere nerelerden yaralandığınızı gösterdiğiniz için en iyi nasıl yaralanacağınızı da öğretmiş oluyorsunuz bi anlamda. Üfff nasıl laf. Bu sene bana, aileden ve yakın dostlardan gelen desteğin önemini öğretti. Herkese güçlü görünüp tek bir kişiye zayıflıklarımı göstermenin saçmalığını, gerektiğinde herkesten yardım isteyebilmenin özgürleştiriciliğini. Yaraları sarmak için kendimizle bi pazarlığa girişeceğiz ve zorlandığımız anlarda sadece bu çaba için bile sevilmeyi hak ettiğimizi gösteren sevdiklerimize sığınacağız. Eskiden sadece bir kişiye tam anlamıyla güvenebilirim gibi geliyordu. Şimdi bütün güven hissimi tek bir insandan karşılamaya çalışmanın gerçeküstülüğünü anladım ve bu güven duygusunu çevreme bölüştürdüm. Her sene bahsettiğim bu güven sorunuyla alakalı bu sene güzel dersler aldık ve epey bi yol kat ettik gibi duruyor.

Geçen sene iş hayatımın beni ne kadar zorladığından ve çarpık insan ilişkilerinden falan bahsetmişim. İşten istifa etmem çok iyi oldu bence, o konuda da kârdayız. Bir an bile pişman olmadım, üstümden büyük bir yük kalktı. 10 aydır işsizim ve çok iyi geldi ya. Bütün bi hayatı boyunca maraton koşar gibi mücadele eden bendeniz için güzel bir challenge oldu. 10 ay ne ailen bir şey demiyor mu bu kadar boş durmana derseniz, babam geçenlerde arayıp şey dedi “Kızım bu çirkin düzenden çıkma cesaretini gösterebildiyse ben de emekli olma cesaretini gösterebilirim”. Bugün neşeyle arıyor yarın işteki son günüymüş. Ben de istifa influencerıyım işte. 

İşi bırakınca maruz kaldığım insanlarla ilgili kontrolüm çok arttı. Bu da çok iyi oldu. Bazı insanlarla buluşmak tatile çıkmak gibi hissettirirken bazıları final haftasındaymışım gibi hissettiriyor. Beni sadece bu yazılardan tanıyorsanız bile arkadaşlarımı ne kadar çok sevdiğimi anlamışsınızdır bence. Her sene bir paragrafı arkadaşlarıma minnet duymaya ayırıyorum. Bu sene arkadaşlıklarda alma verme dengesini daha iyi kurduğumu düşünüyorum. Böyle olunca birkaç ilişki doğal olarak koptu. Bu zamana kadar hayatımda yer edinmiş herkese teşekkür ediyorum hakikaten güzel zamanlar geçirdim ama zamanla kopup kendi yollarımıza ilerleyebildiğimiz için daha çok teşekkür ediyorum. Birbirimizle ilgili misyonumuzu tamamlamış gibiyiz.

Geçen seneki yazıya aileme yaptığım sürprizin videosunu koymuşum, bu seneki yazıyı yazarken de sürpriz yapmak üzere çıktığım yoldayım. Bu sürpriz işini azaltalım bence ya otogardan birinin beni arabayla alması da çok iyi oluyor çünkü.

Geçen sene atılan öz şefkat tohumları bu sene yeşerdi. Kırılgan özgüvenim biraz daha güçlendi, sevilmezlik hissi de büyük ölçüde yok oldu (Bence tamamen gitti ama nolur nolmaz hortlamasın şimdi inadına). Bu sene kat ettiğim yol dolayısıyla kendimi tebrik ediyorum, kendimi daha çok seviyorum, kendimle daha çok gurur duyuyorum. 2023’ün beni dönüştürdüğü kişilik: 



Geçen seneden farklı olarak bu sene mutfağa daha çok zaman ayırabilecek fırsatım oldu, çok da iyi oldu. Yeni bir hobinin kilidi açıldı. Deney ya da büyü yapıyormuşum gibi geliyor malzemeleri birleştirip yeni bir ürün çıkarınca. Hele sevdiklerime yemek yapıp beğendiklerini görmek harika bir his. 2024’te kalabalık sofralar etrafında buluşabildiğimiz anların çoğalmasını dilerim.





Bu sene önceki yaşantımla kıyaslayınca en düzenli spor yaptığım sene olabilir (Yine de normal insana göre düzensiz sayılır tabi). Pilatese gidip bedenimin sınırlarını test edecek zaman bulabilmek büyük lüksmüş. Umarım sürdürebilirim bunu.

Geçen sene daha çok öz şefkat dilemişim tik atabiliriz. Daha çok film dilemişim, buna kesin tik atarız. Çünkü 3 tane 3 saat üstü film izledim neyim ben sinefil falan mı? Totalde 30 film oldu bereket versin, seneye iyice artar. Sardım bu sene film izleme işine. Daha fazla dizi demişim daha fazla mı bilmiyorum ama yeterli sayıda izledim bence. Kitap kesin daha fazladır ama yine de çok az. Gelecek sene bu konuya daha çok eğilelim. Seyahate gelince 2 yeni ülke gördüm mevcut şartlarda harika sayılır.

Bihter gibi “Hiç yaşamamış olmayı dilerdim bu seneyi” dememi bekliyor olabilirsiniz. Ya da delirmemek için benimsediğim her şerdeki hayır anlayışı nedeniyle bu seneyi size çok pozitif yansıtmışımdır belki. Yaşarken hiç kolay değildi sizi temin ederim. Bilmiyorum bu konuşan antidepresan mı yoksa ben miyim ama yine de yaşadığım her şey için minnettarım. Kendimde sevmediğim ne varsa tekrar yapılandırma şansı buldum sanki. Bu zamana kadar hayatı koştur koştur yaşamaya çalışıp sürekli bir mücadele içinde gibiydim. Bu yıl ise kenara çekilip olan biteni izledim. Bir noktadan sonra başıma gelenlerde bir aktör gibi değil bir izleyici gibi hissetmeye başladım. Geçen senelerde başıma gelse birkaç gün moralim bozuk gezeceğim olaylara artık “Olur öyle bazen, önümüzdeki maçlara bakıcaz” şeklinde bakabiliyorum. Büyümüş müyüm yoksa bıkmış mıyım ne dersiniz? Biz kendimizi yıpratsak da yıpratmasak da hayat akıp gidiyor, insanlar bildiklerini okuyor. O yüzden arkama yaslanıp izlemeye karar verdim. 

Garip de bi heyecan var içimde geleceğe dair. Her şeyin güzel olacağını düşünmüyorum ama başıma gelecek şeyleri yeni versiyonumla nasıl karşılayacağımı düşünmek beni heyecanlandırıyor. “Şule 2.0” daha güçlü ve gelişmiş versiyonum olarak başıma gelecekleri daha iyi yönetebilir gibi. Yine de kimseye meydan okumuyorum. Umarım her şey harika gider de kendimi test etmeme gerek kalmaz. Bu yeni versiyon işi beni öyle heyecanlandırdı ki bazı filmleri ve dizileri yeniden izlemek, bazı kitapları yeniden okumak istiyorum. Bi de bu kafayla bakalım bakalım, neler göreceğiz.

Bu sene kendime yeni bir ben bulduğuma göre gelecek sene için yeni bir aşk, yeni bir iş ve yine gülecek bir neden isteyebilirim. 

Herkese sağlıklı, huzurlu bi sene diliyorum.

(İki garip şarkıdan sonra kulağınızda güzel bi ezgi kalması için son şarkı önerim: "Tam pes derken yine yeni bir gün")

Yorumlar

  1. Bu şekilde yıl özetleme yazılarını seviyorum. Bundan bir kaç sene öncesine kadar blog yazıları daha yoğunluktayken, şimdilerde git gide azalıyor. Bu durum çok üzüntü verici. Çalakalem dahi olsa yazılarınıza devam etmenizi umarım. 2024 yılının sizin için olumlu bir yıl olması dileğimle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, vakit ayırıp yorum yaptığınız için teşekkür ederim. Neredeyse 15 yıldır öyle ya da böyle blog yazıyorum. Bazen uzun aralar versem de bırakabileceğimi düşünmüyorum. İyi dilekleriniz için teşekkürler, bilmukabele.

      Sil
  2. Şule seni 2 aydır takip ediyorum. Yazıların, instagram hikayelerin, podcastin ve sen harikasın seni takip etmekten ve dinlemekten çok keyif alıyorum. Umarım bu yeni yıl gönlünden geçen her ne varsa sana getirir. 2023 benim için çok zordu sana bu yorumu depremin merkez üssünden yazıyorum hayat benim için çok çıkmaza girdi ve tüm hayallarim 1,5 dakikada yıkıldı ve ben toparlanmak için çabalamadım bile. Bu süreçte yıllardır açmadığım instagram hesabımı açınca seni de keşfette görüp takip ettim ve iyi ki de ettim. Hayatımda ilk defa birinin hayatı ile kendi hayatımı kıyasladım çok dolu dolu bir profil çünkü. O zamanlar instagram biyografinde blog adresin yoktu okudukça aslında ne kadar kendinin farkında olup iyileşme sürecine girdiğini gördüm ve benim de kendimi ne kadar kandırdığımı anladım insanın bazen kendisi ile yüzleşmesi çok zor oluyor ben kendimle hem yüzleşmiyor hem de kendime şefkat göstermiyorum, yüzleşmeyi hallettim de insanın kendini sevmesi zormuş bunu zamanla halledeceğim inşallah:) 2023'te bana kattıkların için teşekkür ederim. Hayat şansın her zaman açık olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, bu yorum benim içime dokundu çok teşekkür ederim vakit ayırıp yazdığın için. Yazmaya aslında herkesten uzaklaştığım bir dönemde kendi sesimi unutmamak için başlamıştım, sonraları düşüncelerimi organize etmek için en iyi yol olduğunu fark ettim bu yüzden bırakamıyorum. Böyle kendi kendimi eylemek için yaptığım bir şeyin birilerine ulaştığını görmek çok garip bi his. Minicik de olsa bi katkısı olduysa ne mutlu bana. Öz farkındalık lanetli bi şey, ilk bulaştığında çok yolum var, keşke hiç girişmeseydim diye darlanmıştım, yürüdükçe bir iki adımın bile ne kadar yol kat ettirdiğini görüp gururlanmaya başladım. İlk adımı atmaya karar vermek bile öz saygı ve şefkati hak ettiğimizi gösterir bence. Bilmiyorum heyecandan saçmaladım mı ama az çok tanışıyoruz artık, sen beni anlarsın:) Yorum için çok teşekkür ederim gerçekten işe yarar bi şeyler yaptığımı hissettirdi. Depremde başına gelenleri anlamam mümkün değil ama ne kadar zorlu bi süreçten geçtiğini tahayyül edebiliyorum. Umarım bundan sonra hem hayat hem de kendin sana daha nazik davranır/sınız. Kolaylıklar ve sevgiler:)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kitap okuma aşkınızı alevlendirecek ve fotoğraf çekmenizi kolaylaştıracak 2 öneri

Sansasyonel Başlıklarla Tiflis Macerası