İstifa: Tercih değil yönelim

2 yıl 3 ay boyunca çalıştığım (ilk) işimden istifa ettim.

Bugün resmi olarak son günüm ama 1 Şubat'tan bu yana işe gitmiyorum. Geçirdiğim küçük bir operasyon dolayısıyla birkaç gün raporluydum, sonrasında da yeni iş arama iznimi kullandım. Çok yoğun iş temposundan bir anda çıktıktan sonra 15 gün işe gitmemek bir şok etkisi yarattı tabi. Bir de zamanlama olarak da çok keyifli olmadı istifa sürecim. Önce ben ameliyat oldum, sonra annemin bileği kırıldı, sonra deprem oldu. 

Yüzüm gülmüyor istifa ettiğimden beri. Ha tabi ki bu istifa ettiğim için pişman olduğum anlamına gelmiyor. Zira anlık verilmiş bir karar değildi, aylardır bunu planlıyordum. Bir işten ne beklersiniz? İşine aşık olmak bir ütopya ve gereksiz bir hedef bence. Maddiyat mı? Kişisel gelişim mi? İşe yarama hissi mi? Büyük bir yapıya katkı sağlayabilme hissi mi? Her gün sınırlarını zorlayarak büyüme hevesi mi? Sosyal çevre mi? Kurumsal anlaşmaların avantajı mı? Kurumun ya da yapılan işin prestiji mi? Yaptığınız işi bir süre yaptıktan sonra yükselebilme ihtimali mi? Potansiyelini kullanma isteği mi? Hayat kalitenizi yükseltmesi mi? Değer görmek mi?

İş tatminiyle alakalı kısa bir Google araması, teorilerin biraz biraz hepsini içerdiğini gösteriyor. Kendi işimle alakalı detaya girmek istemiyorum ama yukarıda saydığım ihtiyaçların çoğu (çoğu derken, hiçbiri aslında, yumuşatmak için çoğu dedim) karşılanmıyordu benim için.

Zekam, bilgi birikimim, başarım tartışılabilir belki ama çalışkanlığım konusunda kendime güveniyorum. Çünkü çalışırım. Benim hatam olmayan şeyler de benim üzerime yıkılmaya başladığından beri (büyük bir hata yaparak) benden kaynaklanmayan hataları bile engellemek için tüm gücümle çalıştım. Bunun için ekstra bir övgü beklemedim, çalışma koşullarımın insani seviyede olması da yeterdi bana. İşe yeni başlamış olmanın getirdiği kaybedecek bir şeyinin olmaması hissinin de bana verdiği yetkiye dayanarak hakkımı savundum, sesimi çıkardım, kafa tuttum. Hiçbirinden de pişman değilim. Bu işi bana hiçbir şey öğretmediyse de öz saygıyı öğretmiştir. Belki de hayatımda ilk kez kendimle gurur duymayı öğrendim. Kendi dişimle tırnağımla girdiğim işten kendi rızamla ayrıldığım için özellikle.

Bir yerden sonra çabalamayı bıraktım ama. İşle alakalı değil, son güne kadar özveriyle çalıştığımı kimse inkar edemez bence, kendimle alakalı çabalamayı bıraktım. Yeni bir şey öğrenme hevesim kalmadı, bloga yazma hevesim kalmadı, okuma hevesim kalmadı, yetmezmiş gibi bildiklerimi de unutmaya başladım. İşverenlerin açısından baktığınızda gençler çok ağır şartlarda çalışabilir, çünkü gençtirler. Ama gençler sosyalleşmeye, okumaya, seyahat etmeye, bir konsere gitmeye, ailelerini görmeye zaman bulamayacaklarsa niye çalışıyorlar ki? Zihnimin en açık, bedenimin en enerjik yıllarını böyle heba etmeye gönlüm razı gelmedi anlayacağınız. Başlıkta bahsettiğim şey de bu. Bir sürü seçenek arasından istifa etmeyi tercih etmedim. Sıkışmışlık hissinden çıkmak için ışığı takip etmeye başladım bir baktım elimde istifa dilekçem var.

Bazısı iş yerinde, bazısı dışarda, istifa ettiğimi duyan bazı insanların "Çabuk vazgeçtin" gibi tepkileri oldu. Canımı çok yakmasıyla beraber, asla katılmıyorum. Aslında kendimden vazgeçmediğim için istifa ettim. Böyle bir ekonomik iklimde işsiz kalmak çok kaygı verici. Özellikle de benim gibi yürüyen kaygıysanız. Biraz birikim yaptım, annem babam ve abim her zaman destek vermeye hazır ama ekonomik bağımsızlığını kazanan bir kadınken bundan vazgeçmenin yükünü sadece benim yaşadıklarımı yaşayanlar anlayabilir sanıyorum. Bunun yanında senede 3 dönem eğitimin verildiği bir üniversitede lisans eğitimimi tamamladığım, vakit kaybetmeden yüksek lisansa başladığım, daha onu bitirmeden açıköğretimde bir bölüme ve işe başladığım için tatil nedir bilmeden geldim bu yaşa kadar. Ömrümdeki ilk yaz tatilime geçen sene tezimi savunduktan sonra gittim desem abartı olmaz. Bu kadar koştur koştur bir yaşamdan bir anda boşluğa düşmek çok zor oldu. Resmi olarak bugün işsizliğimin ilk günü olsa da şimdiden çok bunaldım. Tüm bunlara rağmen işi bırakmayı vazgeçmek olarak görmüyorum. Tüm bunlara rağmen işi bıraktığım için cesaret olarak görüyorum. 

Neyse ki "Çabuk vazgeçtin" içerikli heves kırıcı yorumlardan çok daha fazla destekleyici yorum vardı. Acılarıma yakından şahit olmuş bir tanesini ekte paylaşıyorum.


 Herkesin hak ettiği yerlerde çalıştığı bir ülke diliyor ve bu yazıyı sonlandırıyorum.


(Not: Çabuk vazgeçtin diyenlere bir şarkı göndermek isterim: Yenilirim her seferinde ve tekerlek döner)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

2023'ü Paketliyorum

Kitap okuma aşkınızı alevlendirecek ve fotoğraf çekmenizi kolaylaştıracak 2 öneri

Sansasyonel Başlıklarla Tiflis Macerası