Şanlı ve Şekersiz 21 Gün

Dostlar, yurttaşlar, Romalılar!

Kim derdi ki bir oturuşta 300 gramlık Milka çikolata yiyen Şule şekersiz 21 günü iki kere tamamlayacak bir de bunun yazısını yazacak? Ben demezdim valla. Ama Sertab Erener'in de dediği gibi: "Here i am"!

Bir oturuşta 300 gram Milkalar yiyen, sırf kaşık kaşık yemek için bir paket krem şanti çırpan Şule neden şekersiz 42 gün geçirdi? AAAAZ SONRA.

Ne zaman Antalya'ya gitsem annem Edward Cullen ve ailesine destek amaçlı beni aile hekimimize götürüp kan tahlili yaptırtıyor. Yine bu rutin kan tahlillerinden birinde insülin direncim olduğu ortaya çıktı. Zaten bir beş dakika benimle muhatap olduysanız bu bilgiye sahipsinizdir çünkü bir ara "benim insülin direncim var" tişörtüyle geziyordum (yoo). Benim insülin direncinden anladığım insülin hormonunun etkisini yerine getiremediği için kandaki şekeri kontrol altına alamaması, dolayısıyla kan şekerinin yükselmemesinden ötürü bir türlü tokluk hissedememe. Saçma sapan anlattıysam bu konuda bilgi sahibi olan tüm okurlarımdan (sanki halka sesleniyorum, 3 kişi okuyor şu blogu lsdkfjd) özür diliyorum.

Neyse, bu insülin direnci ileride şeker hastalığına çevirebiliyor. Doktor sonucumu görünce kilona ve yaşına göre çok yüksek bu dedi ve diyetisyene gitmemi önerdi. Diyetisyen bir diyet kitapçığı verdi ama bir tek o gün açtım herhalde kitapçığı. Şu an nerede olduğunu bile bilmiyorum. Dedim ki iyisi mi ben şeker tüketimimi azaltıp bol bol yürüyeyim. Bu dahiyane fikir tabi ki benden önce doktorumdan (doktorum ne havalı değil mi, doktor değil benim doktorum) gelmişti; bu yaşta ilaca başlamak istemiyorsan yediklerine dikkat edip yürüyüş yap demişti. O zaman zaten ODTÜ'de staj yapmaya başladığım için kampüs içinde yürümek zorunda kalıyordum. Yani şimdi hakkımı yemeyeyim dolmuş da geçiyordu ama ben yürümeyi tercih ediyordum. Aynı zamanda canım çok istemedikçe şeker tüketmemeye karar verdim ve yaklaşık 20 gün boyunca şekerli bir şeyler yemedim. O zaman çok bilinçli yapmadım bunu, belki kaçırmışımdır yalan söylemeyeceğim.

Olayın ciddiyetine bir gün sabah kahvaltısında "Sabah içivereyim ne olacak" diyip içtiğim bir bardak portakal suyu sonrası baş dönmesi, mide bulantısı gibi semptomları gördüğümde vardım. Küçükken lıkır lıkır içtiğim meyve suları şimdi baş düşmanım. Hiç uymadığım diyet listemde bir numaralı yasak meyve sularıydı. Çünkü meyve yerken lifini de tüketiyoruz ve örneğin bir portakal yeterli oluyor ama bir bardak portakal için 4-5 portakal gerekiyor. Lifsiz; saf şeker gibi oluyor o da.

O sıralar güzel şekersiz tarifler de keşfetmiştim. Bir tanesi için tıklayın. O zaman bal da tüketiyordum doğal diye ama tüketmesek daha iyi tabii.

Bu ilk kan tahlilinden sonra şekersiz diyeti ve yürüyüşler yapmıştım ya, 3 ay sonra tekrar kan tahlili yaptırdım ve insülin direncine falan rastlanmadı. Sanki hiç olmamış gibiydi. 3 ayda resetlemişim kendimi. Müthiş bir şey.

Tatilde evde ölçüyü kaçırmamdan dolayı sürekli ağzımda olan şekerli tattan rahatsız olduğum için başladığım ikinci 21 günlük şekersiz diyetim dün (24 Eylül) itibariyle son buldu. Bu kez çok dikkat ettim. İçinde şeker var diye ketçap mayonez tüketmedim; Subway'den aldığım menüde verilen kurabiyeleri arkadaşlarıma verdim, elime geçen paketli gıdaların hep arkasını okudum. Bal da yoktu, akçaağaç şurubu da (Akçaağaç şurubu zaten hiç olmadı, aklıma başka örnek gelmediği için söyledim de hiç yemedim akçaağaç şurubunu dfgjkjfg). Bir tek çubuk kraker yemek zorunda kalmıştım ilk günlerde. Tuzlu çubuk krakerde bile şeker var evet... Bir de Subway'de sandviçe koydurduğum soslarda şeker olma ihtimali var evet. Ama olmama ihtimali de var, bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Bilebiliriz aslında ama bazen ignorance is bliss. Bu yazı Subway sponsorlu değil valla, keşke olsa.

21 günün sonunda aslında kilo takibi yapmak için değil ama bir bakayım diye tartıya çıktığımda en son tartılmamdan bu yana 3 kilo vermiş olduğumu gördüm. Beslenme düzenimi elimden geldiğince düzeltmeye çalışmamın da etkisi vardır tabii ama öncelikli hedefim hiçbir zaman kilo vermek olmamışken bu güzel gelişme beni motive etmedi diyemeyeceğim.

Şimdi şeker yiyorum evet ama yine de eskisi gibi olmak istemiyorum. Sosyal yiyici olacağım galiba, arkadaş ortamında bir kurabiye, kutlama yaparken bir dilim baklava yemeyelim mi yani...

Son olarak şekersiz 21 günde zorlanıp zorlanmadığımı açıklayayım. Tahmin ettiğim gibi zor olmadı kesinlikle. Evet karşımda şekerli bir şey varken canım yemek istedi ama yedikten sonra o kadar da büyük değişiklik olmayacağını biliyordum hayatımda. Hatta olsa olsa pişmanlık olacaktı. Regl dönemimden önce birden ÇİKOLATA YA RAB diye çıldırdığım bir an oldu onda da Züber yedim, yediğim en güzel şey olabilir çünkü vücudum o kadar tatlı istiyordu ki içinde şeker olmayan ama tatlı bir şey için adam öldürebilirdim. Aslında inanılmaz güzel bir şey değil ama diğer paketli tatlılara göre çok masum. Çileklisi ve vanilyalısı favorim. Bu yazı Züber sponsorlu da değil, keşke olsa. Bazen bazı şeylerin şekerli olduğunu unutup yerim ya dedikten sonra gelen bu şekerli bir şey farkındalığı kalbimi acıttı sadece. Onda da kendimle konuşup "Şulecim, aslında o kadar da güzel bir şey değil bunu sen de biliyorsun" diye ikna ettim kendimi. Anlaştık öyle.

Sonuç olarak şanlı ve şekersiz 21 günün şafağında benim bloguma bakın, belki yeni yazı yayımlamışımdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

2023'ü Paketliyorum

Kitap okuma aşkınızı alevlendirecek ve fotoğraf çekmenizi kolaylaştıracak 2 öneri

İstifa: Tercih değil yönelim