"Kendinizi Nasıl Tanımlıyorsunuz?"

Bir gün uyanıyorsunuz ve binlerce kişinin "Lütfen dünyaya bir iyilik yap ve kendini öldür" mesajlarını görüyorsunuz, ne yaparsınız?


Lizzie Velasquez'i pek çoğunuz tanıyorsunuz. İsmini bilmeseniz de görünce kesinlikle hatırlayacaksınız. Seneler önce internete "Dünyanın En Çirkin Kadını" başlığıyla yüklenen videoda bahsi geçen kadın kendisi. Üste yüklediğim TEDx videosunu izleyin de tadımız kaçsın.

Fotoğraf çekmekten çok keyif alıyorum. En çok da insan fotoğrafı çekmeyi seviyorum. Arkadaşlarımı çekmeyi seviyorum. Bir anı, bir gülüşü fotoğraflamaktan inanılmaz keyif alıyorum. 4 yıldır fotoğraf makinem var ve on binlerce fotoğraf çektim. Tamam reklam faslımız bittiğine göre sadede geleyim: bu on binlerce fotoğraf bana neyi öğretti biliyor musunuz? Fotoğrafını çektiğim bir kişi bile gerçekten sadece 1 kişi bile kendisinden memnun değil. Güzel ve çirkin kavramlarını yıllardır sorguladığım için toplumun kabul ettiği gibi görmüyorum artık bu kavramları. Çirkin sıfatını canlı varlıklar için kullanmayalı epey zaman oldu. Belki kendim için kullanıyorumdur ama onu da aşıyoruz yavaş yavaş. Neyse ne diyordum. Hah, bana gerçekten kusursuz görünen birinin fotoğrafını çekip büyük bir hevesle ona gösteriyorum ve "Ayy çok kötü çıkmışım burnuma bak, çabuk sil bu fotoğrafı" tepkisiyle karşılaşıyorum. Bu defalarca kez karşılaştığım bir tepki.

Arkadaşlar bize ne yaptılar yahu? Üstte gördüğünüz video beni aşırı etkiledi çünkü o kız yerinde içimizden biri olsaydık videoyu görür görmez intihara başvururduk biliyorsunuz değil mi?

Malesef, neredeyse hepimiz bi şekilde görünüşümüz hakkında kötü yorumlar duymuşuz. Sorun şu ki neden bu kadar mesele haline getiriyoruz bunu? Bu soruyu kendim için de soruyorum. Yıllarca ihtiyaç durumlarında sokağa çıkabilecek kadar eser bir miktarda özgüvenle yaşamaya çalıştım. Şimdi ise özgüvenimi "kırılgan" diye tanımlayabilirim. Yaklaşık 6 yıldır çabalıyorum ve geldiğim nokta bu: "kırılgan".

Bu konuda söyleyecek o kadar çok şeyim var ki hepsini aynı anda söyleyebilmek için daldan dala atlıyorum. 6 yıllık çabamda neler öğrendim ondan bahsedeyim size biraz. Hâlâ istediğim düzeyde olduğum söylenemez, insanlar fotoğraf çekildikten sonra kendilerini çirkin buluyorlar dedim ama ben fotoğraf çektirmekten kaçıyorum mesela. Çok keyifli etkinliklere katılıyorum, çok tatlı insanlarla tanışıyorum ama 1 tane bile fotoğrafım olmuyor. Bazen. Dediğim gibi, kırılgan özgüven.

Neyse, ne öğrendiğimden bahsedecektim. Geçenlerde arkadaşlarımla konuştuk bu konuyu. Eskiden biri görünüşümle ilgili yorum yapsa aşırı üzülürdüm, dışarı çıkmak bile istemediğim zamanlar oldu. Şimdi üzülmez miyim? Tabi ki üzülürüm. Ama bakış açım çok daha farklı artık. Kendi güzellik standartlarına uymadığı için herhangi birini "çirkin" atfeden biri benim için çok fazla söz hakkına sahip değil. Çok sığ geliyor, ne bileyim.

Ben dış görünüşe hiç önem vermem demiyorum tabi ki. Sadece, videoda Lizzie'nin de dediği gibi insanları nasıl tanımladığım hakkında fikirlerim çok değişti. Bir kişiyi "güzel, çirkin, başarılı, başarısız" gibi kalıplara sokmak kişi hakkındaki pek çok detayı yok ediyor çünkü. İnsan çok daha karmaşık bir varlık. Instagram biosuna okulunu veya sevgilisinin adını yazanları da anlayamıyorum sırf bu yüzden.

Bu konu açıldığında aklıma hep Benedict Cumberbatch geliyor. BBC'nin Sherlock'u. Diziyi izleyenlerin benimle hemfikir olacağına eminim, çok karizmatik bir adam. Diyorum ki (bizim kültürümüzü kötülemek gibi derdim yok ama dürüst olalım, güzellik kavramıyla kafayı bozmuş bir milletiz) eğer Benedict bizim buralarda doğmuş olsaydı oyuncu yapmazlardı. Yapsalar da böyle bir rolü alma imkanı yoktu. Çok büyük ihtimalle "aşağılayıcı" roller layık görülürdü kendisine. Çirkin olduğunu düşündüğüm için söylemiyorum bunu kesinlikle. Bilen bilir, fangirllük yapılacaksa onu da en iyi biz yaparız. Genelgeçer güzellik standartlarına uymadığı için söylüyorum. Karakteristik bir yüzü var, pek kimseye benzemiyor. İçerde'nin "Minik" rolüyle tanınan Seyithan Özdemir de karakteristik bir yüze sahip ama sosyal medyada kendisine yazılan şeyleri hatırlıyorsunuzdur.

Bu uzun yazıyı hızlıca toparlamam gerekirse (ki aklımda hâlâ yazmak istediğim bir sürü şey var) güzellik kavramının ne kadar öznel olduğunun farkına varın. Benedict'i düşünün. Ne kadar karizmatik bir adam olduğunu düşünün. Bu dünyada sizin için en güzel/yakışıklı olan kadını/erkeği düşünün. Ona da çirkin dendi. O da kendinde kusur buluyor. Emin olabilirsiniz. Bunu kendinize yapmayın minik kelebeklerim. İnsanların ağızlarını tek tek bantlayamayız, düşünce yapımızı değiştirerek başlayalım işe. Biz de bazen zalim kesimden olabiliyoruz çünkü. Ne demişler "None of us as cruel as all of us".

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

2023'ü Paketliyorum

Kitap okuma aşkınızı alevlendirecek ve fotoğraf çekmenizi kolaylaştıracak 2 öneri

İstifa: Tercih değil yönelim