Günübirlik Mersin (Ama 1,5 Günü)

(Dikkat bu yazı da yemek fotoğrafları içermektedir!)

Aslında günübirlik değil. Çünkü önceki yazımda bahsettiğim Adana gezisini gün bitmeden tamamlayıp Mersin'de eve varıp sıcacık bir karşılama eşliğinde çay kahve içtikten sonra Mersin sahilde gezmeye akşamüstü 4 gibi başlamıştık bile. Tabi öncesinde Kushimoto Sokağı'nda gezdik. Sokak, ismini Ertuğrul Fırkateyni'nin Japonya yakınlarında batmasından sonra Kushimoto şehri ile Mersin'in kardeş kentler olmasından alıyormuş. Restoran ve kafelere bolca rastlayabileceğiniz bir sokak burası. Bahsettiğim gibi buradan sahile geçtik. Sahilde uğradığım köpek balığı saldırısından bahsetmeden geçmek olmaz. Her yıl 30-50 köpek balığı saldırısı rapor ediliyormuş ve biri de benim başıma geldi, müthiş! Sahilde yürürken babasının gel ipi kısaltlalım insanları rahatsız ediyorsun uyarısını dinlemeyen bebenin tuttuğu köpek balığı kafama çarptı ama neyse ki yara almadan kurtuldum. Şeyi söylemiş miydim köpek balığının balon olduğunu?

Pozcu Sahili'nden görüntüler
Sırtıma yapışan sırt çantam, suluk gözündeki su şişem ve ben

Pozcu sahilde yürüyüş yaptık, oturduk, bol bol fotoğraf çektirdik ama aklımız Kushimoto'da gördüğümüz atomcuda kalmıştı. Atom aslında 2 kere denemiş olmama rağmen çok sevdiğim bir içecek. Ankara'da bildiğiniz atomcu varsa lütfen yeşillendirin. Neyse ne diyorduk? Ak Kafe, oranın meşhur atomcusuymuş. Biz de durur muyuz hemen unicorn kanı atomlarımızı aldık. (Bu espri yapılırken hiçbir unicorna zarar verilmemiştir.)


Ünlü olmayı hak eden bir atomcuymuş gerçekten. Atomun içindeki çikolata parçacıklarının tadı hâlâ damağımda. 

Buradan çıkıp Mersin'de sanıyorum ki yeni açılmış olan Kırmızı Klaket Sokağı'na fotoğraf çekmeye gittik. 


I Jump Everywhere (ya da Zıplarım Böyle Yere) projem kapsamında böyle birkaç yerde daha zıpladım. Sokakta görürseniz şaşırmayın. Zira Adile Naşit'i biraz şoke etmiş olabilirim.

O kadar zıpladık ya atomu eritmişizdir diyerek buradan tantuni yemeye geçtik. Salih Usta, buranın ünlü tantunicilerindenmiş (tantunicileştiremediklerimizden misiniz?). 

Yoğurtlu Tavuk Tantuni

Solda Et Tantuni (biftek) ve mezeler
Benim için gezinin en tatmin edici anlarından biriydi diyebilirim. Çok fazla tantuni denememiştim zaten ama denediklerimin hiçbiri de tantuni değilmiş zaten. Bayıldım. Ceren bize et tantuni yememizi önerdi. Hatta direkt et tantuni diyince yağlı etle yaptıkları için biftek dedikleri, yağsız etle yapılan bir tantuni sipariş etti bizim için. Yağsız dedim diye kuru bir şey beklemeyin, yağ seviyesi çok uygundu. Kendisi de denememiz için yoğurtlu tavuk tantuni aldı (tam bi minnoştur kendisi). İkisine de bayıldım gerçekten. Ayıramıyorum hangisi daha güzel diye. Belki 0.1 puanla biftek ama yoğurtlu olan da çok güzeldi. Muhteşem bi lezzet, biraz daha uzatırsam fenalaşacağım o yüzden bu konuyu kapatıyorum. 

Günün devamında sahil boyunca yürüyüp Marina'ya vardık. Biraz orada yatlara bakıp hangisi bizim olsun geyiği yaptıktan sonra Ballı Baba dondurmacısına dondurma yemeye gittik. Çok beğenilen bir dondurmacıymış ama biz (üçümüz de) dondurmalara bayılmadık doğrusu. Buradan eve geçerek günü sonlandırdık.

Ertesi gün yoğun bir programımız vardı. Sabah kahvaltısına müteakip yola çıkıp önce Kanlı Divane'ye gittik. Burası bir antik kentmiş. Anlatmaya gerek yok fotoğraflarda göreceksiniz. Detaylı bilgi için tık.


Sonraki durağımız ise Kız Kalesi oldu. Pek çok kalenin olduğu gibi bu kalenin hikayesi de şöyle: vaktiyle bir kralın tek bir kızı varmış, kral bir gün Kızılay'da gezerken fal bakıp şirke düşmenin 10 tl olduğunu görünce bu kampanyaya dayanamamış fal baktırmış. Falcı demiş ki kral kral demiş senin kızını demiş yılan sokup öldürecek demiş. Kral da durur mu hemen Ağaoğlu Residance'ın en üst katından ev alm... Denizin ortasına kale yaptırmış buraya yılan gelemez diye. Sonra kıza üzüm göndermiş yesin diye. Sepetin içinden çıkan yılan kızı sokmuş. Kız rahatsızlanmış ve ölmüşhttp (ilgili mizah için tık). O günden beri Duman konserlerinde Kara Üzüm Habbesi şarkısını söylemezmiş.

Üstteki paragraftaki kişi ve kurumların gerçekle bir ilgisi bulunmamaktadır. Ama ana fikri kaptığınızı düşünüyorum.

I Jump There too/ Oraya da Zıpladım
Buradan sonraki durağımız da Adam Kayalar oldu. İsminden de anlaşılacağı üzere burada kayaya kazınmış insan figürleri bulunmaktaymış ama biz göremedik. Çünkü görebilmek için uçurumdan ya atlamak ya da yuvarlanmak suretiyle aşağı inmek gerekiyor. Tamam belki yürüyerek de inebilirsiniz ama bunun için dağcı olmanız falan gerekiyor bence. Tahminime göre burayı sadece kazıyan insanların kendisi görmüştür. Çünkü yol yok yürümek mümkün değil. Biz inen birkaç kişi gördük ama hiç çıkan görmedik, bu durum gayet açıklayıcı sanıyorum.

Son durağımız da Cennet Cehennem idi. Burada bolca The Good Place dizisine atıf yaparak yolculuğumuz başlamış olsa da yolculuğun sonunda bir adım dahi atacak halimiz kalmamıştı. Cehenneme iniş zaten yok, dilerseniz korkuluklardan atlayabilirsiniz hem bu dünyada hem öbür dünyada cehennem garantili hareket.

Cehennem girişi, sağda kolu görünen kişi zebani

Cehennem 
Açık değildi ama sanırım şeytan kulağı, hare gibi eşyalar satılıyor (ŞAKA)



 Cennete gitmek için 452 basamak inmeniz gerekiyor. Basamaklar dik ve kaygan, hava güneşli ve nemli. Müthiş... İnince bacaklarınız bir süre titreyebilir. Cennetten çıkmak için yiyebilecek bi yasak elma olmadığı için 452 basamağı geri çıkıyorsunuz. Orada canımın derdinde olduğum için çok fotoğraf çekemedim ama canım sağ olsun.

The Good Place

 Buradan çıkıp eve dönüş yoluna koyulduk. Ceren'in ailesinin ikramı olan fındık lahmacunları da yedikten sonra hazırlanıp yola çıktık. Fındık lahmacun neredeyse bir su bardağının ağzı kadar minik lahmacun türü. O kadar minnoş ki yemeye kıyamıy... Kıtlıktan çıkmış gibi yedik yalan yok. Ev sahiplerimize buradan da çok teşekkür ediyorum.

Yol üstünden cezeryelerimizi alıp Doğan Dondurma'da künefe ve katmer yedik, yetmedi baklava yufkasından yapılan bir tür su böreği de paketlettik. Hepsi ayrı güzeldi, anlatamayacağım çünkü ağzım sulanıyor. ÇOK GÜZELDİ.


Böylece Mersin ziyaretimizi de zirvede bırakmış olduk. Emeği geçen herkese kucak dolusu teşekkür ve sevgiler. Müthiş bir geziydi!



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

2023'ü Paketliyorum

Kitap okuma aşkınızı alevlendirecek ve fotoğraf çekmenizi kolaylaştıracak 2 öneri

İstifa: Tercih değil yönelim