Bir Kahveci ve Bir Tane de Daha Güzel Kahveci

Merhaba sayın blogseverler,

Acı, keder ve ıstıraplarımı paylaştığım son iki yazımı taslağa çevirerek eski blog stilime geri dönmeye karar verdim. Acı, keder ve ıstıraplarımı defterlere yazmaya devam, burada boş yapacağız. (#np: Laughing on the Outside, Crying on the Inside) Şaka şaka tamam hadi yazıya geçelim, dersime yarım saat kala yazmaya başladım bu yazıyı günler çuvala girmiş gibi.


  • Prod Coffee Roastery, Bahçelievler
Ev arkadaşım Gizemle yine çok yoğun olduğumuz günlerden birinde (bu bizim yaşam stilimiz) ders çalışmak için kendimize motivasyon ararken Ankara'da ders çalışılası kafeler listelerinden birinde burayı bulduk. Akşam ve serin olduğu için içerde oturmayı tercih ettik. Şansımıza devasa bir masaya yerleştik ve verimli sayılabilecek bir süre ders çalıştık. Kafedekiler wifi şifresini de paylaşıyorlar bu arada, bilgisayarla çalışmak için de iyi bir yer. Çok fazla prizleri de var hem. Neyse ben kahve olarak nitro diye bir şey seçtim. Soğuk bir kahveymiş ve böyle mayalanmış gibi değişik bir şey. Şimdi size bunu detaylı olarak araştırıp anlatmak isterdim ama dersime çok az kaldı (zaten büyük ihtimalle derse kadar bitmeyecek bu yazı). Bir gün kahvelerle ilgili daha detaylı bilgilere sahip olup bununla ilgili bir yazı dizisi oluşturmaya söz veriyorum (kendime söz veriyorum, üstünüze alınmadınız inş). 
Kafenin içi (yazı yazmayı o zaman düşünmediğimden detaylı foto yok, kusura bakmayın)

Nitro
Gizem de V60 tercih etmişti sanırım. Hafif kahveler içmeyi sevdiği için yumuşak içimli bir şey tercih etti ve memnun da kaldı. Ben de sevdim bu arada bu kahveyi. Nasıl tarif edeceğimi bilmiyorum ama güzel bir kahveydi işte, biraz sert bir kahveydi tabi bir de soğuk olunca güzel ayılttı.

Sonra Ceren de aramıza katıldı ve chai tea latte istedi (yanılıyorsam düzelt Cerot). Kızlar böyle tarçınlı şeyler sevdikleri için (Gizem de tadına baktı) bunu sevdiler ama ben ve tarçın, aynı cümlede bulunmaktan bile rahatsız olduğumuz için ben yanına bile yanaşmadım.

Buradan böyle memnun kalınca evde buhranlar geçirdiğim bir günde ders çalışmak için yine buraya geleyim dedim. Bu kez öğleden sonra açık bir havada gittiğim için bahçeye oturmayı tercih ettim. Bu arada söylemeyi unuttum kafede biraz müzik var. Bu benim pek tercih etmediğim bir şey doğrusu. Hani arkadaşlarımla sohbet etmeye gittiğimde fonda hafif bir müzik olmasıyla bir sorunum yok (bazı kafeler hafif müzikten haberdar değil ama bu kafenin müzikleri fena değildi) ama ders çalışmaya gittiğimde hoşuma gitmiyor. Herkesten uzak bir tarafa oturdum gürültüden ve sigara kokusundan kaçmak için ama sigara kokusundan kaçmak mümkün değilmiş, onu anlamış olduk. Dumansız hava sahası sağ olsun biz sigara içmeyenler kafelerin içine tıkılıp kalıyoruz, ciğerlerini zehirlemek isteyenler açık havadaki her oksijeni tek tek zehir haline getiriyor. Ortamı bir nebze olsun yansıtabilmek adına bir video ekliyorum.


Bu kez cortado söyledim. 
(Ve beklenen oldu, derse yetişmek için yarım bıraktığım yazıya tam 6 saat sonra, odamda devam ediyorum.)
Cortado, çok sık bulamasam da sevdiğim bir kahve. Fakat maalesef burada içtiğim cortadoyu sevemedim. Kahvenin bayatlığından mıdır bilmem, bazı kahveleri içtikten sonra ağzımızda ekşi bir tat kalır bilirsiniz. Nefret ederim o tattan! 9 lira verdiğim cortadoyu da bu yüzden acı çekerek içmek zorunda kaldım.

Tam bi blogger fotoğrafı
Köşede oturmama rağmen üç tarafım (sol çaprazım, sağ çaprazım ve sağ tarafım) sigara içen insanlarla dolunca hızlı bir şekilde terk etmek zorunda kaldım mekanı. Sözün özü, güzel bir işletme, ortalama bir kahve ve kötü bir ortam olarak tanımlayabilirim burayı. Kesinlikle kötü bir mekan değildi ama bundan sonra buraya gelmek yerine yeni mekanlar keşfetmeyi tercih ederim.

  • Bonus: ODTÜ Bilgisayar Kahvesi
Bilgisayar kahvesi dediğime bakmayın, Bilgisayar Mühendisliği kantini kahvesinin kısaltılmışı bu. Daha önce birkaç kez duyunca merak edip denemek istedim. Ben filtre kahve aldım ama şuruplu muruplu kahve alabileceğiniz kadar şölenli şeyler var sanırım. Prod'un kahvesine bin basar gerçekten ben filtre kahvesini çok sevdim. Hiç ekşilik falan yok öyle mis gibi kahve içiyorsunuz. Hem de küçük boyu 3 lira, büyük boyu 6 lira. Büyük boy da baya damacana gibi bi şey. Ben mug'ıma almıştım büyük boyu, bir kısmı mug'a sığmadı öyle söyleyeyim. Bir de yanına çikolatalı donut alınca tadından yenmez oluyor. 

Kahveyi çekmeyi unutmuşum ama düz kahve işte, asıl şölen donutlarda


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

2023'ü Paketliyorum

Kitap okuma aşkınızı alevlendirecek ve fotoğraf çekmenizi kolaylaştıracak 2 öneri

İstifa: Tercih değil yönelim