Yüksek Yüksek Lisanslara Ev Kurma Sürecim ve Bütün Belalar II

Üniversite başvuru süreçlerimden kronolojik sıraya göre bahsedeceğim.

Size üniversitelerin başvuru gerekliliklerinden bahsetmeyeceğim, internet sitelerinden erişebilirsiniz çünkü. Ben Boğaziçi Üniversitesinin ilk başvuru için istediği her şeyi yerine getiriyordum. Boğaziçi yanlış hatırlamıyorsam YDS kabul etmiyor, TOEFL ile başvuracaksanız da writing kısmında 22 ve üstü bir puan almanızı bekliyor. Hepsi tamamdı Allah'a şükür. Yanılmıyorsam 3 Mayıs günü bilim sınavı için üniversiteye gittik. Listeler bilim sınavından hemen önce açıklanmıştı, o da ayrı bir sinir krizi tabi. Okulu arayıp sorduğumda "Belgeleriniz tamsa gelin" demişlerdi ama ben zaten belgelerimin tam olmayacağını düşünsem başvurmam, değil mi? Siz de bi kontrol etseydiniz hani zahmet olmazsa... Neyse... Bilim sınavına dair internette yok denecek kadar az şey var, o yüzden size hatırladığım kadarıyla anlatacağım. Sınavda iki farklı kitapçık veriliyor size. Kitapçık dediğime bakmayın, ikisi de birkaç kağıttan oluşuyor. Sınav kağıdına isminizi değil, size verilen kodu yazıyorsunuz. Yani isim kapalı okunuyor bu sınavlar. Kitapçıklardan biri bütün psikoloji alanlarına ortak verilen istatistik sınavı. Bunda bir makale veriliyor, dili İngilizce ama kolay. 1,5 sayfa kadar sürüyordu. Size direkt makaleyi bulmak isterdim ama bulamadım bir türlü. Normalde bu konularda istifçi bir insanım, ben de şaşırdım kendime. (Müjde! Yazıyı tamamlamadan aklıma geldi nereden bulabileceğim, kendimi iyi tanıyormuşum. Canım kendim. Tıklayarak erişebilirsiniz. Makalenin tamamına erişemezseniz doi numarasını https://sci-hub.tw sitesine yazarak erişebilirsiniz). Makalenin sadece giriş ve metot kısmı vardı. Bağımlı ve bağımsız değişken, istatiksel analiz, grafik yorumlaması, çalışmanın güçlü ve zayıf yönleriyle ilgili sorular soruldu ilk kısımda.

Diğer kısım ise önceki makaleden tamamen bağımsızdı ve alt dallara göre veriliyordu. Benim cevaplamam gereken sosyal psikoloji sınavı iki sorudan oluşuyordu. Bu iki sorunun birden fazla şıkkı vardı ve iki sorudan da birer şık seçip onları yanıtlıyordunuz. Sorulardan birinde Milgram deneyinin sonucu ve yorumu isteniyordu. Onu seçtim ama dünyanın en kolay sorusu olduğu için içime de bir kurt düşmedi değil. Diğer soru da direkt olarak bölümün sosyal psikoloji hocalarının çalışmalarını içeriyordu. Şimdi tamam, eşeklik bende. Çalışmaları okuyup gitmem gerekiyordu ama Boğaziçi Üniversitesi "Biz bilim sınavlarını isim kapalı okuyoruz, kendi öğrencilerimizi seçmemiz gibi bir durum söz konusu olamaz" şeklinde bir tavır sergilerken bu sorduğu sorular ne kadar mantıklı sorarım size. O okulun öğrencisiyseniz ister istemez hocanın çalışmalarına aşina oluyorsunuz. Hatta direkt o konuyla ilgili seçmeli dersler alıyorsunuz. Benim oyumla Boğaziçi öğrencisinin oyu sanmıyorum bir olsun... Öyle de oldu zaten bilim sınavını geçemeyerek bu maceraya veda ettim.

İstanbul'a bile yerleşmek istememe sebep olabilecek programdan bahsedelim şimdi de: Koç Üniversitesi YL Programı. Bu programa başvururken herhangi bir ücret ödemediğiniz gibi, kabul almanız durumunda da yapacağınız asistanlık karşılığında eğitim için bir ödeme yapmıyorsunuz. Yaşam katkı payı ve lojman kısımları biraz karışık, herkese verilmiyor galiba ona göre başvurun derim. Koç Üniversitesi, yüksek lisans başvuru sürecim boyunca en çok takdir ettiğim üniversiteydi (Sağ ol Şule). Çünkü işlerini olmasını gerektiği gibi yapıyorlar, beklentim sadece bu düzeyde ama karşılamayan ne kadar üniversite var duysanız şaşırırsınız. Listeleri gayet makul bir süre önce açıkladılar. Bilim sınavına online veya kampüste girebiliyorsunuz. Biz kampüste girdik. Yanılmıyorsam 4 saat sürüyordu. Bakın buranın bilim sınavı mükemmeldi. Bir tane makale veriyorlar (makaleyi şu an hatırlamıyorum ama bulup burayı güncelleyeceğim (güncelledim, tenk yu Atahan🙋), bu makalenin öz kısmı, istatistik ve sonuç kısmı yok. Sizden önce bir öz yazmanız isteniyor sonra da kendi alanınıza göre bir araştırma önerisi yazmanız isteniyor. Yani aslında bütün alt alanlar aynı makaleyi alıyor ama o konuyla alakalı kendi alt alanlarında bir araştırma önerisi yazıyorlar. Bir bilgisayar laboratuvarında giriyorsunuz sınava. Makale hem bilgisayarda hem de kolay okunması için basılı olarak mevcut. Şu düşünceliliğe bakar mısınız... Neyse efendim bu sınavın sosyal psikoloji bölümünden geçen 10 küsur kişiden biri oldum. Mülakata da online veya kampüste katılabiliyordunuz ve ben online katılmayı seçtim. Mülakatın büyük çoğunluğu Türkçe, çok küçük bir kısmı İngilizceydi. Bu program hakkında neler biliyorsun, daha önce yaşadığın bir başarısızlığı nasıl aştın, stresli durumlarla nasıl baş edersin, hangi konuları çalışmayı planlıyorsun gibi sorular soruldu ve ben batırdım. Çok heyecanlandım, soruları anlamadım, cevaplayamadım ve bir sürü bela... Çok şaşırmadığım bir şekilde buradan da ret aldım. Olsun benim canım sağ olsundu.

Sana laflar hazırladım Hacettepe Üniversitesi... Başvururken referans veya niyet mektubu istemiyorlar. CV zaten yok. Tek baktıkları ALES, YDS ve GANO. Liste de açıklamadılar sağ olsunlar öyle gittik mülakat var diye. Biliyorsunuz psikolojide klinik psikoloji hariç programlar genelde "Genel Psikoloji" başlığı altında açılıyor. Hacettepe'de de öyleydi. Bir gittik, dediler ki "biz sadece Sosyal açtık bu sene kusura bakmayın". Hayır kusura bakmayın demediler, hayır resmi bir açıklama da yapmadılar. Bayağı diğer bölümlerden öğrenci almayacaklarmış ve bunu açıklamak akıllarına gelmemiş. Samsun'dan gelen insan vardı ya çıldırırsın. Mülakat toplam 4 dakika falan sürüyor zaten. Onda da nerelere başvurduğunuzu, ne çalışmak istediğinizi, önceki çalışmalarınızı açıklayıp odadaki hocaları, Hacettepe'yi tercih edeceğinize ikna etmeniz gerekiyor. Ben başarılı olamamışım ki buradan da ret yedim. Aldıkları 5 öğrenciden 3'ü Hacettepeliydi yanılmıyorsam.

ODTÜ'den kabul aldım diye ODTÜ'ye diss atmayacağımı zannediyorsanız çok yanılıyorsunuz. Şimdi dostlar, ODTÜ, YDS'yi kabul etmediği gibi TOEFL'da da benim aldığım puandan daha yüksek bir puan istiyor. Ben de ODTÜ'nün kendi sınavına girmek zorunda kaldım. Sınava gireceğimde TOBB ETÜ'den arkadaşlarım "Sınav çok kolay, gözün kapalı yaparsın, ODTÜ'lüler nasıl geçemiyor anlamadık" gibi sözleriyle beni epey etkilediler. Beni bilirsiniz, inanmadığım sınava çalışmama salaklığı var bende. Kronik maalesef. Gittik 3 arkadaş girdik bu sınava. Tövbe estağfirullah. Sınava girdim ama duyduğum şey İngilizce mi anlamadım. Zaten amfide girmişim, ses inanılmaz yankı yapıyor, bırakın konuşulanları anlamayı, uğultudan başka bir şey duyamadım. 5 tane okuma bölümü vardı, oku oku bitmedi ve en son okuma kısmına beynim kalmadı zaten. Size samimi söylüyorum acaba bu zamana kadar İngilizce bilmiyormuşum da hep çok kolay şeylere denk geldiğim için bildiğimi mi zannetmişim diye düşündüm. İngilizce konusunda mükemmel olmadığımı biliyorum ama kendime güvenirim. Hazırlığı erken geçtim, bölümdeki bütün İngilizce derslerini AA ile geçtim ve bu zamana kadar hiçbir İngilizce sınavında yetersiz puan aldığım görülmedi. Sınavdan üç arkadaşımla beraber enkaz halinde çıktık. Sonuç olumsuzdu, sınavı geçememişim. Şaşırtmadı.

Sınav sonuçlandıktan haftalar sonra bir arkadaşımla konuşurken tesadüfen önceki sınava çok fazla itiraz geldiğini ve yeniden sınav yapıldığını öğrendim. Hiçbir şekilde duyuru yapılmamış, kulaktan kulağa yayılmış bu bilgi. Tekrar girsem mi girmesem mi diye çok düşündüm ama gireyim dedim. Başka şansım kalmamıştı zaten. Neyse bir kez daha biletler alındı, sınava girildi. 1 ay arayla girdiğim iki sınav arasında neredeyse 20 puan fark vardı. Ve ben 20 kelime dışında hiçbir şeye bakmamıştım, o baktığım hiçbir kelime de çıkmadı zaten. Sınav sonucumu 20 puan arttırarak en azından başvuru yapmaya hak kazandım.

Ha tam da burada her şerdeki hayır devreye giriyor. Madem ODTÜ'ye tekrar başvuru yapacağım, işleri biraz değiştirelim dedim. Bir hocamdan örnek bir niyet mektubu bularak en baştan bir niyet mektubu yazdım. Bu kez hayat öykümden ziyade neden ODTÜ'yü istediğim ve bu zamana kadar bölümle alakalı akademik ve gönüllü olarak neler yaptığımı yazdım. Önceki yazıda da dediğim gibi, son niyet mektubuma bakınca ilk mektup çok yavan geliyor. Onu okumak zorunda kalan hocalardan özür diliyorum. Bu sırada 2. referansım olan sosyal psikoloji hocamın beni sevdiğini bilsem de çok fazla ders dışı etkileşimimiz olmadığı için bunun iyi bir fikir olup olmadığını sorguluyordum. Bir daha mı geleceğiz dünyaya deyip bölüm dışı bir hocamdan referans istedim. Kendisi Siyaset Bilimi bölümünde hoca olmasına rağmen beni kendi bölümümdeki hocalardan daha fazla tanıyordu ve beni kırmayarak hemen referans yazdı. O referansı daha sonra bana gönderdiğinde gözlerim doldu cidden. Bütün yazıyı böyle okudum:


Sonuç olarak ODTÜ'ye başvurumu "Şimdi gel de gör beni, bambaşka biri" diyerek tamamladım. Mülakat için listeler yayımlandı. Sadece sosyal psikolojinin listesi akşam tekrar kaldırıldı ve mülakattan 2 gün önce tekrar yüklendi. MÜKEMMEL. Neyse ki listede vardım ki olmasam da biletimi çoktan almıştım. Bu mülakat da 4 dakika kadar sürdü ama bana daha uzun geldi. Bu kez yaptığım stajlardan, çalışmak istediğim konulardan ve aldığım derslerden konuştuk. Cevap veremediğim hiçbir nokta olmadığından emindim. Mülakat çok iyi geçti ama belki herkesin böyle geçmişti... Neyse ki benim bir tık daha iyi geçmiş olacak ki nihayet ODTÜ Sosyal Psikoloji Yüksek Lisans programından kabul aldım. Referans olan hocalarıma ne kadar teşekkür etsem az, ki mail atarak 5 kere falan teşekkür ettiğim yetmezmiş gibi mailime "yüz yüze de teşekkür edeceğim" yazdım. Artık siz düşünün... Neyse ki onlar da en az benim kadar mutlu oldu. 

Bu arada kabul aldıktan sonra öğrendiğim birkaç bilgiyi daha paylaşmak isterim: ODTÜ Sosyal Psikoloji yüksek lisans programına başvurduğunuzda ALES puanınızın %50'si, GANO'nuzun %30'u ve mülakatın %20'sine bakılıyormuş. Bunun yanında niyet mektubu da önemli yer ediyormuş çünkü beni alan hoca (yaşadı, dertlerini de boşakjd şaka) mülakat başlamadan önce kimleri alacağımız büyük oranda belliydi dedi. Yani eğer özgeçmişinize güveniyorsanız mülakatta gerilmenize gerek yok.
İçimde Ankara'ya tekrar dönecek olmanın sonsuz mutluluğu, tekrar öğrenci olacak olmanın sonsuz heyecanı ve ev bulmak zorunda olmanın sonsuz gerginliğiyle bu yazıyı bitiriyorum. Umarım yardımcı olabilmişimdir. 

Yorumlar

  1. Yüksek lisans programlarına başvurduğum ve mülaklatlarına girdiğim bu dönemlerde (ve daha öncesinde de) dönüp dönüp okuduğum bir yazı bu valla. İnsanların ihtiyacı var bu bilgilere anlıyo musunuz?? Neyse, buradan teşekkür ediyor ve ellerine, deneyimine sağlık diyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaaa bu yorumu şimdi gördüm. Çok mutlu oldum, yardım edebildiysem ne mutlu! Başvuru sürecinde de aşırı başarılar dilerim.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

2023'ü Paketliyorum

Kitap okuma aşkınızı alevlendirecek ve fotoğraf çekmenizi kolaylaştıracak 2 öneri

İstifa: Tercih değil yönelim