3 Öykü Kitabı

Merhabalar,

Bugün istek bir yazıyla karşınızdayım. Bu yazı benden sevip de kavuş.. öhm. Cerenciğim'e gelsin.

Ceren, öykü kitaplarıyla ilgili blog yazısı okumaktan keyif aldığını, benim de böyle bir yazı yazmamdan mutlu olacağını söyleyince okunmayı bekleyen öykü kitaplarımı da okuyup blogumun başına (?) oturdum.

Bugün size 3 kitaptan bahsedeceğim: Tarık Tufan - Beni Onlara Verme, Ercan Kesal - Peri Gazozu, Dino Buzzati - Yedi Ulak.


Kitaplardan bahsetme sıram da okuma sıramla aynı ilerleyecek. Hadi başlayalım.

  • Beni Onlara Verme - Tarık Tufan


Tarık Tufan'ın ilk olarak Şanzelize Düğün Salonu kitabını okumuştum. Ölüp bittiğim bir kitap olmadı ama sevmediğim de söylenemezmiş demek ki ki bu kitabı da çıkar çıkmaz almışım. Yazarın sadece bahsettiğim iki kitabını okudum. Bu kitap, yazarın gençliğinin geçtiği mahalledeki insanların hayatlarına misafir oluyor. Bana öyle hisli geldi ki, bazı hikayelerde kitabı kapatıp birkaç saniye dinlenmek zorunda hissettim. Türk dizilerindeki gibi dram dram değil kesinlikle. Ama ne bileyim, bana çok hisli geldi. Kurgu da olmadığını bildiğiniz için (en azından yazar kurgu olmadığını söylüyor) daha farklı etkiliyor insanı. Her gün 3. sayfa haberlerinde görebileceğiniz hayatlara biraz daha yakından bakmak farklı bir his. Kitabı okurken birkaç gün kafam dolu gezdim diyebilirim. 

  • Peri Gazozu - Ercan Kesal

Ercan Kesal'ı biliyorsunuzdur. Bilmediğinizi düşünüyorsanız bir Google Görseller aramasından sonra bildiğinizi anlayacaksınız. Kendisi doktor, oyuncu ve görünen o ki yazar. Ben kendisini sadece oyuncu kimliğiyle tanıyordum ki kitap okumakla pek arası olmayan arkadaşımın kitaplarından bahsetmesiyle yazar kimliğiyle de tanıştım. Almak pek aklımda yoktu aslında. İnternetten kitap alırken kargo parasından muaf olmak için kitap bakarken gözüme çarptı; ben de alayım dedim. Kitap, Beni Onlara Verme'de olduğu gibi anılar üzerinden gidiyor. Yine çok da parlak olmayan yaşamlara konuk oluyorsunuz ama ben Tarık Tufan'ın anlatımını daha etkileyici bulmuştum. Tercih meselesi tabii. Yalnız beni bu kitabı okurken en çok rahatsız eden şey yazarın didaktik anlatım çabasıydı. Hikayelerin sonunda "ülke (çoğu zaman) sizin/(bazen de) bizim yüzümüzden bu halde!" tavrı aşırı geldi. Sonuçta Nasreddin Hoca, fıkraların sonunda kameraya dönüp "Ya işte siz kürk yerine insana önem vermeye devam ederseniz biz daha çok bekleriz muasır medeniyetler seviyesine çıkmaya" deseydi hepimizi iterdi diye düşünüyorum. (Bkz.: What are you doing hodja? Come on!). 
Hayır zaten bu anıların kitaplaştırılmasının amacı, belli ki, anıların insanları düşündürmeye itecek olması. Yani anılar zaten beni kendimi/hayatımı sorgulamaya itiyorken bir de yazarın beni azarlaması pek hoşuma gitmedi açıkçası. Bir de fotoğraf için seçtiğim alıntıya da bakarsanız (ki bu benim seçtiğim alıntı değil, bir internet sitesinde en çok beğenilen alıntıyı seçtim) insanlara dair çok net ve kesin çıkarımlar yapılması da beni bir nebze rahatsız ediyor. Bu kadar karmaşık bir yapının böyle basit cümlelere indirgenmesi, ne bileyim... Bir de yazarın babasının hastalığına sahip olan yakınım olduğu için o biraz beni huzursuz etti kitap boyunca. Tabi bunun kitapla hiçbir alakası yok, tamamen benimle ilgili.
Kitap yine de (haddim olmayarak) okunası bir kitap. Ama yazarın üslubu bana fazla hitap etmedi. 

  • Yedi Ulak - Dino Buzzati

Psychologies dergisinin 2018 Ocak sayısında gördüm bu kitabı. Şöyle yazıyordu: "...Kitapta sıradan insanların dünyasına, onların kurnazlık ve kırılganlıklarına, yabancılaşmaya, melankoliye ve bürokrasiye değiniliyor. Her öyküde yarattığı fantastik atmosferle zamandan bağımsız bir gerçekçiliğe ulaşan Buzzati, kendine özgü mizah anlayışıyla insanın çağlar boyu süregelen ahmaklığına dikkat çekerken, yaşamı yeniden sorgulama gereği uyandırıyor." Bu açıklama beni cezbetti ve hemen kitabı edindim. Diğer iki kitaptan farklı olarak bu kitap kurgu öyküler barındırıyor. Zamandan ve mekandan bağımsız 19 öykü, daha önce okuduğum tarzda değildi. Ufaktan kendini sorgulatan, öykü boyunca merakınızı dinç tutacak, aynı zamanda sonucun değil yolculuğun da keyifli olduğunu gösteren bir kitap. Hani Peri Gazozu gibi "DERS VERİCEM!!!" diye bağırmayan bir kitap. Diyor ki "Ben öyküyü anlatırım, isteyen anlam çıkarsın". Öykü okumayı seviyorsanız tavsiye ederim. Baş ucu kitabı olmasa da okumaktan keyif veriyor. 

Böylece bu yazımızı da tamamlamış oluyoruz, bir sonraki yazıya dek esen kalın. *Haber bülteni kapanış jeneriği*






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

2023'ü Paketliyorum

Kitap okuma aşkınızı alevlendirecek ve fotoğraf çekmenizi kolaylaştıracak 2 öneri

İstifa: Tercih değil yönelim