Günübirlik Amasra

Merhaba sayın gezmeyi ya da blog okumayı sevenler,

Size günübirlik Amasra seyahatimden bahsetmek istiyorum. Eğer girişte bahsettiğim ilk grupta değilseniz sizi çok beğeneceğiniz bir instagram hesabına yönlendiriyorum: Gezmiyoruz!

Gezmeyi sevenler için ben yazıma devam ediyorum. Kızlarla bu yoğun geçmeyen staj dönemimize başlamadan türlü türlü gezi hayalleri kuruyorduk, şimdi staj döneminin sonunda Ankara dışına çıkmadığımızı fark edince ani bir kararla giden arkadaşlarımızın anlatmalara doyamadığı Amasra'ya gitme planlarına başladık. Günübirlik tur işinde çok yeni olduğumuz için tur şirketleri denizinde boğulmadan karar vermek epey zor oldu.

Tur şirketimize nasıl karar verdik?
  • Tur fiyatları genelde ikiye ayrılıyordu: 85 veya 110 ₺. Fark ise genelde aynıydı: 85 ₺ olanda öğle yemeği (ve sanıyorum kahvaltı) yoktu.
  • Tur otobüsü nerelerden kalkıyor?
  • Tur şirketinin internet sitesinin tasarımı güven veriyor muydu? Bu çok öznel bir karar, açıklamam biraz zor, diğer maddeye geçelim.
  • Tur şirketinin Facebook sayfasındaki yorumları nasıl?
Bu soruların ışığında 110 ₺, Armada AVM'de durağı olan, internet sitesi gayet organ mafyası sitesi tasarımından uzak, Facebook'taki puanı da yüksek iki tur arasında kaldık. Bunları kenara not ettik, iki gün sonra birinin adını unutmuştuk. Freud'un bize verdiği yetkiye dayanarak ismini unuttuğumuzu bilinçdışında beğenmediğimizi düşünerek hatırladığımızı aradık: Gezgin Tur. (Facebook'ta 177 kişiden ortalama 4.9/5 puan almış).

Kapora olarak 50 ₺ havale ettik, 30 Temmuz Pazar günü de tam söylenen saatte (beni tanıyanlar bilir, bu çok önemli bir detay) Armada'ya gelen otobüste kalan 60 ₺'yi ödeyerek yolculuğumuzu başlattık. Sabah kahvaltısı olarak sandviç, çay, topkek servisi yapıldı. Rehberimiz Gazi Üniversitesi'nde Seyahat İşletmeciliği ve Turizm Rehberliği bölümünden yeni mezun olmuş bir hanımefendiydi. Yeni mezun olmuş ama tur rehberliği işinde epey tecrübeli olduğu her halinden belliydi.

7:10'da bindiğimiz otobüsümüz 12:15 civarında Amasra'nın gezilesi yerlerinden Kuşkayası Yol Anıtı'ndaydı. Rehberimizin söylediğine göre Anadolu'nun tek, dünyanın sayılı yol anıtlarındanmış bu anıt. Anladığım kadarıyla Roma İmparatorluğu zamanında sucuk ekmek yenecek bir Afyon Kolaylı Dinlenme Tesisi görevini bu yol anıtı üstlenmiş. Ama sucuk ekmek yok. Ee ne anladım öyle dinlenme tesisinden?

Anıta çıkan (!) turistleri almamak için yoğun çabalar sarf edip çektiğim fotoğraf şöyle. Aa bu arada bu anıtı görmek için yaklaşık 160 basamak ahşap merdiven çıkıyorsunuz. Bu basamaklardan bazıları kırılmış, küçük heyecanlar yaşamak için birebir. 
Anıtı -galiba- vali Gaius Julius Aguilla, imparatora jest olarak kendi parasıyla yaptırmış, anıtın üstündeki kitabede de bunu özellikle belirtmeyi ihmal etmemiş: "Devletler arası barışın ve dostluğun anısına, İmparator Germanious’un yüceliği için Gaius Julius Aguilla dağı yardı ve bu dinlenme yerini kendi özel ödeneği ile yaptırdı".

Buradan sonraki durağımız Bakacak Tepesi idi. Rivayete göre burası da Fatih Sultan Mehmet'in Amasra'ya bakıp lalasına "Lala lala çeşm-i cihan* bu mu ola" dediği seyir tepesiymiş. Lala ne cevap vermiş bir türlü bulamadım. (Lala noldu ya foton gitti:s)
*Dünyanın gözü, gözbebeği
Hikayenin buradan sonrası çok ilginç. Fatih burayı çok beğenmiş ve Amasra komutanına bir mektup gönderip "Şehriniz çok güzel ve bakir, burada tek bir ok atmak; savaşmak istemiyorum. Lütfen kalenin anahtarını gönderiniz." içerikli bir mesaj yazmış. Komutan da göndermiş. End of the story. (Fatih enektarlar kalenin altında kalıkt, beni ara)
Buradan sonraki durağımız öğle yemeğini yiyeceğimiz Işıkaltın Restoran oldu. Denize nazır bu restoran sadece turlarla çalışıyormuş. Menü şöyle: sınırsız balık, sınırlı salata, içecek ve helva. Balık sevdalısı olmadığım için lezzetleri hakkında çok yorum yapamayacağım ama beklentimi çok yüksek tutmadan gidip şaşırmadım diyebilirim. Birkaç çeşit balık geldi ama ben isimlerini bilmiyorum, benim için hepsi balık.
Restoranın manzarası şöyle:
Gereksiz şekilli ve aşırı sirkeli salata:
Bunların ismini biliyorum: hamsi. Diğerlerini oburluktan çekmemişim:

Yemekten sonra Amasra Kalesi'ne doğru yola çıktık. Kale küçük ve dağınık. Üzerine ev yapmışlar hep, tarih bilincimiz her zamanki gibi üst düzey anlayacağınız. 
Kalenin çok fotoğrafını çekemedim dağınık olduğu için. Kaleden bir dilek taşı göstereyim size. Mutluluktan haber ver dilek taşı. (Dilek taşı: tmm)


Benim ilgimi başka bir şey çekti. Fatih'in fethinden önce kilise olarak kullanılan, fetihten sonra camiye çevrilen Fatih Camii'nde daha önce hiç karşılaşmadığım bir adet varmış. Bütün cuma ve bayram namazlarında imam hutbeyi elinde kılıçla okurmuş. Bu, Fatih'in fetihten sonra gerçekleştirdiği, aslında sünnet olan bir gelenekmiş. Küçük bir Google aramasından sonra anladım ki bu olay bu camiye özel değilmiş, küçük bir Google aramasıyla birçok camide olduğunu siz de göreceksiniz.

Buradan da Kemere Köprüsü'ne geçtik. Köprünün köprü olmaktan başka bir özelliği yok. (Çok şey beklemiş). Uzağından çektiğim fotoğraf ise şöyle:
Gördüğünüz gibi Amasralı gelinlerin fotoğraf çekme durağı olmuş burası da. Beni takip eden Amasralı gelinlerden fotoğraf bekliydfjdk

 Köprü gezimizden sonra serbest zamanımız başladı. Denizli bir yere gelmişiz tekne turu yapmayalım mı? Tabi ki yaptık. Tekne turunun ücreti de 13 ₺ idi.



Fotoğraflardan da görebileceğiniz gibi Amasra'nın denizi, yüzmeyi sevenler tarafından epey rağbet görüyor. Siz de gelmeyi düşünürseniz aklınızda bulundurabilirsiniz. Plaj kumlu olduğu için su biraz bulanık, biraz da yosunlu.

Bizim gibi yemeyi seven 3 kişi günü o kadar yemekle tabi ki kapatmayacaktı. Kızarmış dondurma tabelasını görüp aklımıza kazımıştık, serbest zamanımızda hemen gittik. Simar diye bir dondurmacıya gidip normal sayılamayacak bir muhabbetten sonra fiyat sorumuza cevap alamadan siparişimizi verdik. Tabağın süsünü görünce fiyat konusunda kafamızda bir şeyler şekillenmeye başladı tabi.
Kızarmış dondurmayı ilk kez denedim ve çok sevdim. Nasıl yapıldığını aklınız almadıysa hemen bir video önereyim size: Aşk ve Tereyağı kanalından kızarmış dondurma tarifi. Fiyatı da 15₺ imiş bu arada. Küçük çaplı bir kalp spazmı yaşamış olabilirim evet. Ama pişman değilim, yine olsa yine yaparım.

Bu lezzetli kaçamağımızdan sonra 17:15 sularında yola çıktık, 22:10 sıralarında Armada Avm'nin önündeydik.

Genel olarak turdan da geziden de memnun kaldım. Tavsiyemdir. Giderseniz Amasra'ya da benden selam söyleyin. Bu güzel Amasra manzarasıyla ve tesadüfi bir şekilde radyodan kulaklığıma gelen Dilek Taşı şarkısıyla bir yazımı daha sonlandırıyorum. Esen kalın.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

2023'ü Paketliyorum

Kitap okuma aşkınızı alevlendirecek ve fotoğraf çekmenizi kolaylaştıracak 2 öneri

İstifa: Tercih değil yönelim